25 Aralık 2012 Salı
23 Aralık 2012 Pazar
Firak # 13
Bir çift gözün içine bakamayışına tutulan matemin dağ gibi durur yine tam karşında. Bugünü de geceye bağlayan kaderin içinden kopup gelen fırtınanın rüzgarıdır sıcak şefkat eli yerine saçlarına değen.
21 Aralık 2012 Cuma
Firak # 12
Daha adı konulmamış dağların arasında kalan bir şehirde gün bitecek ve düşecek karanlığın bağrına kar taneleri. Belki de bir lodos esecek denizinden. Sökecek bir nefeste, tüm nefeslerini tutup kurduğun hayallerini.
A'mak-ı Hayal
Karlı bir İstanbul gecesi
Vanilya aromalı cappuccino
Nane dolgulu After Eight çikolata
Yine keyif yapıyorsun diye düşündüğünüz ben
Sizler neler yapıyor, neler okuyor, neler düşünüyorsunuz?
9 Aralık 2012 Pazar
Gül Motifi ve diğerleri
Yine mi fincan derken babam, kendisinden habersiz nice fincanların evimize girdiğini bilseydi bence bakışlarla yetinirdi. Gurbetteydin baba. Hani yılda iki kere gelebildiğin Almanya'daydın . Ben - altı yedi yaşlarındayken- sana "sordum sarı çiçeğe" ilahisini telefondan söylüyordum. Ahh babam, böyle mi sevilir babalar. Yoksa ben hala büyümedim mi?
Baba kız dün epey vakit geçirdik. Ve ben yine her alışveriş sonrasında olduğu gibi duygulandım. Zaman demlikten bardağa akan çay gibi. Bir bakıyorsun rengiyle, kokusuyla, tadıyla, sıcaklığıyla varken bir bakıyorsun geride sadece boşalan bardak kalmış.
Erken kalkıp
Üstelik taze dem kokulu çaydan içmeyince
Zamanı bile çaya benzetmem normal değil mi :)
Perşembe günü Kadıköy'deki YKY den iki ciltlik Karaların ve Denizlerin Sultanı İstanbul kitabını aldım. İstanbulu sevmek yetmiyor. Sevdikçe bilmek, bildikçe daha çok sevmek gerek.
Bu da kara kaplı çizim defterimin ikinci motifi. Önce lale sonra gül . Hem lalede hem de gülde sap kısmını elife benzer yaptım. Dikkat ettiniz mi?
Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle
Hayırlı pazarlar
2 Aralık 2012 Pazar
Lale motifi ve Fuar hediyesinin talihlisi
Çayın rengi ne kadar güzel,
Sabah sabah
Açık havada!
...
Orhan Veli
Varsın sabaha yorulsun çayın rengi, kokusu, tadı. Ben gecenin bu saatinde de çayı güzel bulur birbirini ardına doldurum boşalan bardağımı.
Kasım ayını dokuz kitap , ikisi sinemada dördü evde izlenmiş filmlerle geride bırakırken yeni aldığım defterimi göstermek istedim. Kara kaplı çizim defteri. Resim defterlerindeki kağıtlardan olduğu için pahalı olmasına rağmen aldığım ve çok sevdiğim bu defteri kullanmaya başladım. İlk desen "lale motifi"
Fuardan aldığım kitabın talihlisi sevgili MERVE İLE. Umarım en kısa zamanda bana ulaşıp kimlik ve adres bilgilerini verir.
25 Kasım 2012 Pazar
LEYLA ...
Okurken genelde bir şeyler içmeyi severim. Son zamanlarda salep, çay ve çoğunlukla da kahve. Ama bu kitabı okumaya başladıktan sonra bana eşlik eden sadece derin bir hüzün ve aşkın bir kederdi.
Sayfalar ilerledikçe elimde tuttuğum ekmek küfleniyor, su tadını yitiriyor, kıyafetlerim parça parça dökülüyor gibiydi.
Sayfalar ilerledikçe elimde tuttuğum ekmek küfleniyor, su tadını yitiriyor, kıyafetlerim parça parça dökülüyor gibiydi.
Bu kadar ruhumu yakan, kaşlarımı çatan beni derin derin düşündüren başka bir kitap daha okumadım şu ana kadar.
Yaşanmış olması ve bizim yaşananları hiç anlamamış olmamızdan dolayı bu kitabı alın okuyun ve hiç olmazsa yaralı ruhlara dua edin derim.
Yaşanmış olması ve bizim yaşananları hiç anlamamış olmamızdan dolayı bu kitabı alın okuyun ve hiç olmazsa yaralı ruhlara dua edin derim.
Ahh...
Leyla...
Leyla'ya benzeyen kadınlar...
23 Kasım 2012 Cuma
Kasım bereketi
NOT: Kitap isimlerini ya da yazarları fotoğraftan seçemiyorsanız blog sayfamın sağ tarafında 2012 OKUDUKLARIM kısmına bakabilirsiniz.
Siz neler okuyorsunuz?
21 Kasım 2012 Çarşamba
Fuar HEDİYESİ
Pazar günü gittiğim fuardan çoğu kendime olmak üzere kardeşime, babama, kuzenime ve arkadaşlarıma hediye kitaplar aldım. Blogumu ziyaret edenleri unuttum sanmayın. Sizler için seçtiğim üç kitap var. Hangisini beğeniyorsanız yorum kısmına kitabın adını yazıp 2 Aralığa kadar beklemeniz yeterli. Duyurmanıza, takipçim olmanıza ya da başka lüzumsuz herhangi bir şeye gerek yok. Blogunuzun olması bile gerekmiyor :)
Not: Blogu olmayıp " adsız" girişiyle yorum yapanlar mutlaka kendilerine ulaşabileceğim bir mail adresi yazsınlar.
31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı
Etiketler:
Kitap,
Kitap Fuarı
20 Kasım 2012 Salı
Ayraçlarım -10-
Ayraç postlarına Ocak ayına kadar ara veriyorum.
Göz hakkı isteyenler mail atabilir.
Bu ayraçlardan da fazla var
19 Kasım 2012 Pazartesi
Ayraçlarım -9-
Ayraçlarım -8-
18 Kasım 2012 Pazar
Ayraçlarım -7-
Etiketler:
Ayraç,
Doğum günü hediyeleri,
İstanbul
16 Kasım 2012 Cuma
Ayraçlarım -6-
Etiketler:
Ayraç,
Doğum günü hediyeleri
Ayraçlarım -5-
Doğum günümü unutmayarak iki gün üst üste kutlayıp ayraçlarla beni çocuksu sevinçlere boğan MUTLU SHON a teşekkürler
Yöresel bir ayraç |
Mevsimlerle İstanbul kitabını İstanbul sevdalılarına tavsiye ederim. Harika bir fotoğraf albümü olmuş.
Etiketler:
Ayraç,
Doğum günü hediyeleri
5 Kasım 2012 Pazartesi
Ayraçlarım -3-
2 Kasım 2012 Cuma
31 Ekim 2012 Çarşamba
11 Eylül 2012 Salı
10 Eylül 2012 Pazartesi
Bir kadın bir hayat
1985 yapımı kadın erkek ilişkileri üzerine çekilmiş bir Türkan Şoray filmi izledim dün. Kocası tarafından aldatıldığını öğrenen bir kadının boşanma davası açması ve sonrasında yaşananları anlatıyor. Rahat bozmamak , " ne yer ne içersin" sorularına maruz kalmamak ve en son olarak da yuvayı korumak adına sineye çekilen ya da görmezden gelinen aldatılmayı kabullenemiyor T. Şoray. Her şeyi elinin tersiyle itip baskılara rağmen daha sıkıntılı ama iç huzuru yerinde bir yaşam tercih ediyor.
Boşanma kararından vazgeçmeyen T.Şoray'ın kocası rolündeki kişinin içki sofrasında eniştesi ile dertleşirken kurduğu bir cümle var ki akıllara zarar.
" İnsan karınısı sever mi, ben seviyormuşum" Güler misin ağlar mısın?
Barok kıyafetli klipleriyle beni şaşırtan ama dinlediğimde keyif aldığım Rondo V. yu film izlerken yerli yersiz duymak epey gülümsetti.
Yarın Çemberlitaş'daki sinemaya gideceğim. İlk seansa. Gelen olursa kahve ısmarlayabilirim :)
26 Ağustos 2012 Pazar
Kırtasiye # 3
Bunlar da kırtasiye ailesinin yeni üyeleri. Sekiz renkli kalemi o kadar çok sevdim ki beş tane aldım. Biri kırtasiye etkinliğinde eşleşeceğim arkadaşa gidecek.
Bol bol sticker aldım. Fiyatları da uygun olunca dozu biraz kaçtı.
25 Ağustos 2012 Cumartesi
Şerefiye'de kahvaltı
İncecik bir derenin üzerine yapılmış kamelyada kahvaltı yapmak sanki bütün yıpranmış kabuklarımdan arınmak gibiydi. Ormanın içinde mis gibi hava, dağlardan getirilmiş buz gibi su. Kuş sesleri, yaprak hışırtıları , çocuk cıvıltıları...
Sağolsun babacığım bizi Şerefiye'ye kahvaltıya götürdü. Bizim buraların eritme peyniri meşhurdur. Önce elinin tersiyle çatal bıçağı iteceksin. Kara fırında pişirilen odun ekmeğini elinle yırtıp kocaman bi parça koparacaksın. Bol tereyağlı peynire bandırıp kokuyu içine çekeceksin. Sonrası muhteşem. Aman canım alt tarafı peynir diyenler olabilir. O ortamı görmeden , muhteşem lezzeti tatmadan bana hak vermeniz mümkün değil. Fiyatları çok uygun, servis güzel. Biz 5 saat kaldık. Uzun uzun kahvaltıl, bol sohbet. sonrası demlik demlik çay.
İstanbul'dan 3-3.5 saat sürüyor. Arabanız varsa bir hafta sonu kaçın buralara derim. Dönerken amcamın fırınına uğrayıp tava ekmeği almadan geçmeyeceğinize söz verirseniz size bu harika yerin adresini de söylerim :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
benzer
benzer
Keyiflenirim...
Elifin üstüne gül kondurur, fincandan bir yudum İstanbul içerim.